Masa

Bir süre sonra İzmir'den ayrılacağım için görüşme fırsatı bulamadığım arkadaşlarımla
buluşuyorum bu aralar. Alışkın olmadığım bir şekilde ekildim bugün. Sanırım görüşme fırsatını
sadece benim oluşturmam yetmiyor. Sorun değil. Sakin bir mekana oturdum kitap okuyorum.
Gözüm arada yandaki masaya kayıyor. Çok değil, birkaç ay önce bizim oturduğumuz ve bu sakin mekana göre biraz sesli kaçarak sohbet ettiğimiz masa bu. Boş, yeller esiyor yerimizde şimdi. Derken bir çift oturuyor... Yeni tanışmışlar belli. Kendilerinden bahsediyorlar. Fazla zaman geçmeden arada gülüşmeler biraz da kahkaha başlıyor. Çocukla göz göze geliyorum: Gülümsüyoruz. Yaşadığımız anlar tekrarlanıyor o masada. Belki kendince bir uğuru var, bilmiyorum.
Kitabıma dönüyorum. Gorki zorluklar yaşıyor, çözüm arıyor. Kitapta biraz ben, yan masada biraz biz var. Huzur vermiyor ama üzmüyor da. Şu sıralar tamamen duyarsızım. Duyarsızlık alışkın olduğum bir duygu değil. Hatta duyarsızlık belki bir duygu bile değil.
Konuyu dağıtayım en iyisi: Kordon'da hava güzel bugün. Ne üşüyecek kadar soğuk, ne bunaltacak kadar sıcak. Benim için tam kahve havası. Bir yudum daha alıyorum. Kulağım yan masada konuşulanlara kayıyor tekrar… Ayıp bu yaptığım. Kalkma vakti. Geçmişe selam; garsona hesap verip, yan masaya da mutluluklar dileyerek geleceğe yürüyorum…

Belki yol üstünde karşılaşırız…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Keyifsiz

Unutulmaz

Mezuniyet